Doğru Sorudan Doğru Fikre,
Doğru Fikirden Doğru Projeye Nasıl İlerleriz?
Her şeyin kökenine inmeye ne dersiniz? Hadi biraz felsefe yapalım. “İdea”yı ele
alalım mesela. İdea dediğimiz şey; yani “fikir”, felsefik temelde insan zihninde
bazı nesnelerin zihinsel temsili görüntüleri olarak ele alınır. Dolayısıyla
somut olarak bir karşılığı olan varlığın zihinsel imgeler olarak beynimizde yer
alması, o somut “şeyin” zihinlerimizde soyut düzlemde bulunmasıdır fikir; en
azından felsefede bu böyledir. Peki her zaman somut olanın soyut yansıması mıdır
fikir? Soyut bir düşünce kıvılcımı daha sonradan somutlaştırılamaz mı? Daha önce
hiç var olmamış, dolayısıyla da somut olarak bir karşılığı olmayan bir fikri
üretmek mümkün değil midir? Yani hiç keşfedilmemişi keşfetmek, var olmayanı
bulmak, düşünülmemiş bir fikri düşünmek ve sonrasında da geliştirmek, inovatif
şekilde o fikri büyütmek ve son adım olarak da üretmek…
Şu an 21. yüzyıl dünyamızda olan da bu değil midir? Gelişmiş yapay zekalar ve
seneler önce hayalini bile kuramayacağımız teknolojik çözümler ile geçiyor her
günümüz. Ofislerimizde, mutfaklarımızda, evlerimizde, günlük hayatımızın her
alanında bu teknolojik çözümleri kullanıyoruz. Bu son teknoloji araçlarımız her
şeyin başında sadece küçük bir fikir kıvılcımından üretilmişti, bir düşünce
atomu olarak var olmuştu her şeyin başında. Daha sonra da inovatif fikirler
çerçevesinde bu fikirler geliştirildi, fikirler projelere dönüştürüldü, projeler
ise somut olarak ürünlere dönüştürüldü.
Peki ya nereden çıktı bu fikirler? Nasıl var oldu, nasıl üretildi bu projeler?
Zihnimizin tıkandığı noktada doğru proje geliştirilmesini nasıl sağlarız, nasıl
fikir üretim sürecimizi teşvik edebiliriz? Aslına bakarsanız, doğru düşünme
teknikleriyle her birimiz sayısız proje üretebilir, sayısız yenilik
yaratabiliriz. Sadece var olan durumları doğru bakış açısıyla ve doğru sorularla
değerlendirmemiz gerekiyor. İşte size yenilik üretimi sürecinizi doğru
yönetebilmeniz adına bazı teknikler…
Mevcut Durumunuzu Tanımlayın
Öncelikle içinde bulunduğunuz mevcut durumu tanımak ve tanımlamak gerekiyor. Bu
halihazırda çalışıyor olduğunuz kurum/kuruluş olabilir, inovasyon getirmeyi
planladığınız şirket olabilir veya bağımsız olarak oluşturmuş olduğunuz ekip
olabilir; hiç fark etmez. İlk yapmanız gereken şey; bir parçası olduğunuz mevcut
durumu yapabildiğiniz ölçüde çok ve çeşitli parametreler dahilinde ölçerek
tanımlamak, analiz etmek. İçinde bulunduğunuz güncel durumun arkaplanı,
gereksinimleri, coğrafi/fiziksel konumunuz, zaman parametreleri, benzer durum
ile aranızda olası yaşanabilecek rekabet durumu, mali durumunuz, eldeki
kaynaklar ve elde bulunmayan kaynaklar… Tüm bu parametreleri her açıdan analiz
etmek içinde bulunduğunuz durumu daha iyi kavrayabilmenizi sağlayacaktır.
Özellikle inovasyon sürecinde zaman planlaması kritik öneme sahip öğelerden
biridir, mevcut durum ile uyum sağlayan bir şekilde zaman planlamasının verimli
olarak yapılması süreci başarılı kılacaktır.
Mesafenizi Belirleyin
Türkiye’nin uzun vadeli ihtiyaçlara çözüm getiren daha fazla üretime
aktarılabilir inovasyona ihtiyacı vardır. Bu noktaya giden yolda, mevcut
durumunuzu tanımlamanızın ardından arzuladığınız durum ile arasındaki boşlukları
tartmak faydalı olacaktır. Ulaşmak istediğiniz nokta nasıl bir nokta? Mevcut
durumunuz ile o durumun arzuladığınız versiyonu arasında uçurumlar mı var?
Gereksinimlerdeki boşluklar neler? Neye ihtiyacınız var, ne olsa iyi olurdu?
Arzuladığınız versiyona ulaşmanız için bir mali boşluğunuz var mı? Arkaplandaki
boşluklar ne durumda peki? Ulaşmak istediğiniz noktaya giden yolu ve
boşluklarınızı tespit etmek adına bu sorulara doğru cevapları vermek faydalı
olacaktır.
Problemin Özünü Tespit Edin
İnovatif süreç, “yenilik” kavramından ortaya çıkar ve yenilik kavramı da sürekli
bir ihtiyaç veya eksiklik sonucu doğar. Bu nedenle mevcut durum ile
arzuladığınız durum arasındaki ihtiyaç boşluğu doğru tespit edilmelidir. Yani
yanlış sorunun peşine düşmeyin. Mevcut durumunuz ile alakalı potansiyel
sorunlarınızı tespit edin, madde madde bir listesini oluşturun, her birinin
karşısına bu sorunun gerçekten bir problem yaratıp yaratmadığını, ortada bir
eksiklik olup olmadığını düşünün ve yazın. Sonra bu sonuçlarınızı gözden
geçirin.
Tersine-Problem Analizi: Farklı Bakış Geliştirme
Problemlerin tespitinin ardından fikir üretim aşamasına geçişinizde tıkandığınız
an farklı bakış açıları geliştirmeniz gerekebilir. Yeni fikirler oluşturmak için
yaratıcı beyninizin zorlandığı o an farklı bir anlayış perspektifine ihtiyacınız
olabilir. Bu durumda kullanabileceğiniz bir egzersiz olarak: tersine-problem
analizi! Problem ile ilgili beyin fırtınası yaparken mevcut fikirlerin dışına
çıkamadığınızda ya da tekrara düştüğünüzde, mevcut problemin tam zıddını problem
olarak ele alıp onu çözmeyi deneyin. Örneğin elinizdeki ürünün satışları ile
ilgili; “Bu ürünün satışlarını nasıl yükseltiriz?” yerine “İnsanlar nasıl bu
ürünü almaz?” üzerine düşünmek gibi. Bu yöntem, problemi çoklu açıdan ele alma
kabiliyetinizi de güçlendirecek ve dolayısıyla fikir fikri açacaktır.
Basmakalıp Engellerinizi Kırın
Kimi zaman fikir oluşturmak zordur. Çünkü beynimizin mantıksal tarafıyla
düşünüyoruz. Öyle ki zihnimizin bu alanında basmakalıp düşünceler ve klişeleşmiş
kurallar taşıyoruz. Bu düşünceler başarısızlığa düşmekten korkmamıza neden
oluyor, aptal yerine konmak veya aptal gibi gözükmek de istemiyoruz; pek çok
fikrimizi sadece bu nedenle açamıyoruz. Dolayısıyla düşünce kalıpları, adetler,
gelenekler ve korkular inovatif bireyler için hayallerini oluşturmada engel
durumunda zihinleri meşgul ediyor. Oysa ki yenilikçi düşüncede çok seçeneklilik
ve yaratıcılık verimliliği arttırır. Yaratıcılığın önüne geçen bu basmakalıp
engellerden sıyrılmalı ve gözlerinizi korkmadan, hiç açmadığınız kadar
açmalısınız.
Bilinçaltınızın Konuşmasına İzin Verin
Fikir üretim aşamasında kimi zaman tıkandığınız an bilinçsizlik sürecine girmeyi
deneyebilirsiniz. Peki ne demek bilinçsizlik? Konuyu bir kenara bırakın ve
bilinçaltınızın devreye girmesine olanak tanıyın. İçinde bulunduğunuz beyin
fırtınasını sadece 10-15 dakikalığına durdurun ve hayal gücünüzün işbaşı
yapmasına izin verin. Gazete, dergi, internet gibi kaynaklardan çalıştığınız
konu ile ilgili veya bağımsız olarak görseller seçin ve olabildiğince çeşitli ve
geniş bir görsel havuz oluşturun. Çağdışı gelecek ancak bu tekniği görselleri
kağıt üstünde karşınıza alarak veya bir pano oluşturarak daha kolay
deneyimleyebilirsiniz. Fikir arkadaşlarınız ile beraber bu görsellerle dolu
masada toplanın veya panonun karşısına geçin. Görsellerin size çağrıştırdıkları
doğrultusunda otomatik olarak aklınızda çeşitli anahtar kelimeler belirecektir
ve zihninizin görsel yaratıcı tarafı çalışmaya başlayacak, dolayısıyla da fikir
üretiminiz tetiklenecektir.
Amacınızı ve Nedenlerinizi Doğru Saptayın
Başarılı inovatif süreçlerin önemli bir bölümü teknolojik açlık sonucu ortaya
çıkmış ve kalıcı olmuştur. Belli bir ihtiyacı karşıladığı için ve bir eksikliği
doyurduğu için kullanılır hale gelmiştir. Dolayısıyla ihtiyaç tespiti ve
üretimin nedenini kavramak fikir üreticisi için çok önemli bir çıkış noktası
olacaktır. Örneğin inovasyonun öneminin küresel çapta giderek arttığı şu
günlerde işletmeler; ürün ve hizmetlerini iyileştirmek için, verimlilik artışı
için, gelir artışı veya tasarruf sağlamak için, iş ortaklarının memnuniyetini
arttırmak için çeşitli yenilikçi projeler geliştirirler. Uzun lafın kısası;
gelişmek ve rekabet gücünü korumak, küresel çapta işleyen çarkta kendine daha
iyi bir konum elde edebilmek veya konumunu iyileştirmek amacıyla insan gücünden
yaratıcı fikirler üretmeleri istenir. Bu noktada sizi fikir üretme eylemi için
tetikleyen şeyin maddi kaygı değil, aslında teknolojik açlık olduğunun farkında
olmanız; “neye çare bulacağınızı” doğru saptamış olmanız gerekir.
Doğru Sorularla Yolunuzu Açın
Günlük hayatımızın kaosu arttıkça, dünyanın dönüşü hızlandıkça bir şeyleri
kabullenme yönündeki eğilimimiz de artar. Yaş aldıkça sorgulamaktan vazgeçer,
kısacası uğraşmak istemeyiz. Ancak ne yazık ki bu durum yaratıcılığımızı
kısıtlayarak fikir üretimimiz önündeki en büyük engellerden biridir. Çünkü
içinde bulunduğumuz mevcut durumu ne kadar çok kabullenirsek kafamız yeniliğe ve
değişime o kadar kapanır, yeniliği mümkün kılan nedenler ortadan kalkmış olur.
Ancak yaşınız kaç olursa olsun veya da gündelik yaşamınızın stresi ne denli ağır
olursa olsun 20’li yaşların sorgulayıcı tavrına sahip olmaya çalışmalısınız.
Soru sorucu bir tutum benimsemeli, eksiklikleri ve boşlukları da bu şekilde
buluyor olmalısınız. Şirketinizde daha verimli çalışıyor olmak için neye
ihtiyacınız var? Çalışma ortamınızda ve iş süreçlerinizde projelerinizi
yavaşlatan unsurlar neler? Bağlı olduğunuz kuruluşun veya start-up’ın sunduğu
hizmetin/ürünün daha fazla kullanıcıya ulaşmasını mı amaçlıyorsunuz? Yoksa
piyasaya sunduğunuz hizmetin/ürünün satışlarını mı geliştirmelisiniz?
Gelirlerinizi zorlayan ne gibi konjüktürlerden tasarruf sağlanabilir?
Çalışanların mesai saatleri boyunca daha efektif performans gösterebilmesi adına
çalışma ortamınızda ne gibi unsurlar geliştirilebilir?
Sonuç olarak unutulmamalıdır ki; inovatif olmak ve fikir geliştirmek sürekli
olarak yeni bir icat bulmak demek değildir. Yenilikçilik yolunda önemli olan;
mevcut iş modelini yenilemek ve stratejik bir vizyonla meydana gelen değişimlere
ayak uydurmaktır. Bu yolda etkili inovasyon fikirleri işletmenizin stratejisi ve
vizyonuyla örtüşmelidir.
05.04.2021